Çarşamba, Eylül 24, 2014

iz bırakan sözler

Gün sonunda yapmadıkIarınIa değiI yaptıkIarınIa yargıIanırsın.

İnsanIar öImeyi biIdikIeri sürece özgürIük yok oImayacaktır.

Hayatta beni mutsuz edebiIecek en büyük şey, Iükse aIışmaktır .

Hayat dar aIanda trajedi, geniş açıda komedidir.

Bir kişiyi öIdürürsen katiI,miIyonIarca kişiyi öIdürsen kahramansın.

Hayatın bize çizdiği yoI, özgürIük ve güzeIIikIerIe doIu oIabiIir, ama biz bu yoIu yitirdik. Hırs insanIarın ruhunu zehirIedi, dünyayı bir nefret çemberine aIdı. Hepimizi kaz adımIarıyIa sefaIetin ve savaşIarın içine sürükIedi. Hızımızı artırdık, ama bunun tutsağı oIduk. BoIIuk getiren makineIeşme bizi yoksuI kıIdı. Edindiğimiz biIgiIer bizi çıkarcı yaptı, zekamızı da katı ve acımasız. Çok düşünüyoruz, ama az hissediyoruz. MakineIeşmeden çok insanIığa, zekadan çok iyiIik ve anIayışa gereksinmemiz var. İnsancıI değerIerimizi koruyamazsak hayat korkunç oIur, hep yitiririz. Siz insanIar güçIüsünüz. MakineIeri yapacak güç sizdedir. Bu hayati oIağanüstü bir mutIuIuk serüvenine çevirecek oIan yine sizIersiniz. ÖyIeyse, insanIık ve demokrasi adına bu gücü kuIIanaIım ve miIIiyetçiIik hastaIığına karşı birIeştireIim. Din, diI, uIus ayrımcıIığı oImayan yeni bir dünya yarataIım.

Benzetebilir miyim bir yaz gününe seni?
Sen daha sevimlisin, daha sakinsin ondan.
Sert rüzgarlar Mayısın narin çiçeklerini.
Hırpalar ;Yaz ise pek çabuk geçer…Durmadan!
Bazen, kızgın olarak,parlar gözü semanın…
Bir karartıyla sık sık söner altın bakışı;
Her güzel, güzelliğini kaybeder: Tabiatın-
Sebep olur da bazen bu kararsız akışı!
Fakat senin ebedi yazın hiç sönmeyecek,
Dönmeyecek sendeki güzellik bir yalana.
Ölüm sana yaklaştı diye, öğünmeyecek:
Sen eşitken ebedi mısralarla zamana
Yaşadıkça insanlar, görebildikçe gözler,
Seni yaşatmak için yaşayacak bu sözler

Tek başıma ilerlerken aklıma geldi, bugüne kadar gerçekte bütün yolları böyle yalnız yürümüştüm; gezintilere tek başıma çıktığım gibi, yaşamımın bütün adımlarını tek başıma atmıştım. Dostlar, akrabalar, kendileriyle iyi konuşup görüştüğüm tanışlar, sevgililer hep benimle beraber olmuş, ama asla beni bütünüyle sarıp sarmalayamamış, hiçbir zaman içimdeki boşluğu dolduramamış, izlediğim yollardan ayırarak başka yollara çekip alamamışlardı beni. Kim bilir belki de herkesin izleyeceği yol, fırlatılıp atılmış bir ok tarafından çizilmişti önceden; ister alınyazısı denen şeye kafa tutsun, ister yaltaklansın ona, herkes çoktan belirlenmiş bir çizgi üzerinde sürüklenmekteydi belki. Ama hiç değilse yazgının içimizde saklı yattığına, dışarıda aranmamsı gerektiğine kuşku yoktu.

Akılsızlar hırsızların en zararlılarıdır: Zamanınızı ve neşenizi çalarlar.

Aşk imkansız birçok şeyi mümkün kılar.

Aşk ve sevinç büyük çabaların kanatlarıdır.

Ayrılık, aşk bağının yenilenmesi demektir.

Bilgi arttıkça, huzursuzluk da artar.
Bir kişinin sözleri önemli değildir; iki yanı da dinlemeli.

Bir şey her şey için, her şey bir şey için vardır.

Biz, içimizdeki bir çelişkiden kaçamayız; onu dengelemek zorundayız. Başkaları bize karşı gelirse bu bizim değil, onların sorunudur.

Büyük yükleri kaldırabilmek için onların ortasını bulmak gerekir.

Çok soruyorsan, kötü bilgi almışsın demektir.

Çözümde görev almayanlar problemin bir parçası olurlar.

Gitmek istiyorsa, bırakacaksın gitsin. Aklı seninle olmayanın bedeni yanında olsun ister misin?
Can Yücel

Ne zaman bu şehirden kaçıp gitme isteği gelse, bir köşeye oturup geçmesini bekliyorum. Gidersem dönmem çünkü biliyorum…

Cemal Süreya

Pişman değilim! Sadece dön bak arkana; ne için, nelerden vazgeçtin? Neler dururken, sen neyi seçtin.

Nazım Hikmet

Bu aralar ellerim hep üşür benim. Doktor “kansızlık” der, ben “sensizlik” derim.

Edip Cansever


Boynumda yağmurdan bir kolye…
Islak taşlara oturuyorum bugünlerde…
Bir siyam kedisi ve ben… pek çok şeyi geriye doğru unutuyoruz…
Eski rus bir sevgilim vardı…
Başka birisini göze alamam bugünlerde…
Öykü safir aynalı bir salonda geçiyordu…
Herşey önce çok güzel başlıyordu…
Sen, gözünde siyah bir bant, beni dansa kaldırıyordun…
Ben seni portekizli bir korsan sanıyordum…
Sonra ortaya çıkıyordu eski bir rus soylusu olduğun…
Yelkenbezi fularını çıkarıp… bir reverans yapıyordun…
Odadan yavaş yavaş herkes, soylu soysuz herkes çıkıyordu…
İkimiz bir de kediler kalıyordu… hava alamıyorduk…
Kapıları mühürlüyorlardı… eskil bir aşk öyküsünün içinde
Kalıyorduk… biz seni portekizli bir korsan sanıyorduk…
Bir siyam kedisi ve ben…

Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. 
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister. 
Ah senin yüzünden kana batacak. 
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.

Ulur aya karşı kirli çakallar, 
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
Mona Rosa bugün bende bir hal var. 
Yağmur iri iri düşer toprağa,
Ulur aya karşı kirli çakallar.

Açma pencereni perdeleri çek, 
Mona Rosa seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmem için yetecek. 
Anla Mona Rosa ben bir deliyim. 
Açma pencereni perdeleri çek.

Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi, 
Bende çıkar güneş aydınlığına.
Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi. 
Seni hatırlatır her zaman bana.
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi.

Zambaklar en ıssız yerlerde açar 
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur.
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar, 
Işıksız ruhumu sallar da durur.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar.

Ellerin, ellerin ve parmakların 
Bir nar çiçeğini eziyor gibi.
Ellerinden belli olur bir kadın, 
Denizin dibinde geziyor gibi.
Ellerin, ellerin ve parmakların.

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona. 
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana, 
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar.
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.

Akşamları gelir incir kuşları, 
Konarlar bahçemin incirlerine.
Kiminin rengi ak kiminin sarı. 
Ah beni vursalar bir kuş yerine.
Akşamları gelir incir kuşları.

Ki ben Mona Rosa bulurum seni 
İncir kuşlarının bakışlarında.
Hayatla doldurur bu boş yelkeni. 
O masum bakışların su kenarında.
Ki ben Mona Rosa bulurum seni.

Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa. 
Henüz dinlemedin benden türküler.
Benim aşkım uymaz öyle her saza. 
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler.
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.

Artık inan bana muhacir kızı, 
Dinle ve kabul et itirafımı. 
Bir soğuk, bir mavi, bir garip sızı 
Alev alev sardı her tarafımı.
Artık inan bana muhacir kızı.

Yağmurdan sonra büyürmüş başak, 
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış.
Bir gün gözlerimin ta içine bak 
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış.
Yağmurdan sonra büyürmüş başak.

Altın bilezikler o kokulu ten 
Cevap versin bu kuş tüyüne.
Bir tüy ki can verir gülümsesen, 
Bir tüy ki kapalı geceye güne.
Altın bilezikler o kokulu ten.

Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. 
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister, 
Ah senin yüzünden kana batacak. 
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.  

Ağlasam sesimi duyar mısınız,  
Mısralarımda; 
Dokunabilir misiniz, 
Gözyaşlarıma, ellerinizle?  
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, 
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu 
Bu derde düşmeden önce.  
Bir yer var, biliyorum; 
Her şeyi söylemek mümkün; 
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; 
Anlatamıyorum.  

  • Ben ölünce bir elimi tabutumun dışına atın. İnsanlar görsünler ki padişah olan Süleyman bu dünyadan eli boş gitmiştir.
  • İçime kibir girdi. (Mohaç Savaşı sonrası söylediği rivayet olunur
  • Kılıcımızın gölgesi durdukça düşmanlar elbetteki bizden korkacaklardır
  •  Devlet adalet üzerine inşa edilir.
    Halk içinde devlet kadar itibarlı bir başka şey yoktur ama, dünyada bir nefeslik sıhhat gibi saadet ve zenginlik olmaz.